Bugün Sultanahmet Meydanı adıyla bildiğimiz çevre, yani tarihi yarımadanın batı ucu, İstanbul'un en eski bölgesidir. Efsanevi Byzas'ın ya da ilk kurucu kimse onun şehrini burada kurduğu anlaşılıyor. Pagan İstanbul'un Akropolis'i bugün Topkapı Sarayı’nın kapladığı yumuşak yükselti üstüne yapılmıştı. O Akropolis'ten bugüne hiçbir iz kalmadı. İstanbul oldukça eski zamanlardan beri geniş bir imparatorluğun başkenti olduğu için, şehrin bu bölgesi de yalnız onun değil, aynı zamanda bütün imparatorluğun merkezi olarak tasarlanmıştı.
Bunu en iyi anlatan anıt, şimdi Ayasofya'nın karşısındaki köşede, su terazisinin yanında, mütevazı bir şekilde duran Milion taşıdır. Burası Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkentinde, dünyanın başladığı yer, dünyanın "sıfır noktası" olarak kabul edilmişti. İehrin ana caddesi, Mesa, buradan başlar, belirli meydanlarda çatallarla ayrılarak sur kapılarına varır, oradan da dünyanın dört bucağına yayılırdı. Bu çatallar "Y" harfine benzer. Ana yolun "Y"sinin tabanı Sultanahmet'ten başlar, iki çatal uç da Yedikule ve Edirnekapı kapılarına uzanır. Arada daha küçük "Y"ler oluşur.
İmparatorluk merkezinin en önemli binaları da bu bölgede toplanmıştı: İmparatorluğun somut temsilcisi tabii imparatordu. Onun oturduğu ve bütün devlet işlevlerini yerine getirdiği saray buradaydı; saray, şehrin ve imparatorluğun siyasi merkeziydi. İmparatorluğun en büyük kilisesi, dolayısıyla dini merkezi (yani Ayasofya) buradaydı; kutsalın yanında, dünyevi eylemin merkezi olarak, en belirleyici toplumsal eğlencenin yapıldığı Hipodrom da gene buradaydı.
Öyle ki, hazırlanan özel yollardan imparator kiliseye de, Hipodrom'a da, "sokağa" çıkmadan geçebiliyordu. Ayrıca, Bazilika sarnıcı gibi, merkezin ihtiyaçlarını karşılayacak büyük destek yapıları da kurulmuştu.
Şehrin bu bölgesinin manevi karakterini Osmanlılar pek fazla değiştirmediler. Onlar da saraylarını burada inşa ettiler; Ayasofya'nın yanı sıra en görkemli camilerden biri (Sultanahmet), en büyük hamamlardan biri (Hürrem Sultan) burada kuruldu. Hipodrom, Türk sporu ciridin oynandığı At Meydanı'na dönüştü.
Sonuç olarak bölge, bugün de turistlerin ilk ağızda gezme ihtiyacını duyduğu, en anıtsal yapıların toplandığı bölge olarak kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder